Cam Hakkında
Cam, bir malzeme olarak sihrini, varlığının benzersiz biçiminde taşır. Maddenin halleri içinde zarafetle dans eder. Ve onun sırrını çözmeyi başaran cam ustalarının elinde bir sanat eserine dönüşür. Cam sanatsal ifade için mükemmel bir malzemedir. Ancak camla sanatsal çalışmalar yapabilmek ve bu konuda deneyim kazanabilmek için kişinin belirli bir estetik duyarlılığa sahip olması, özveriyle çalışması ve kendini bu konuya adaması gerekir. Cam obje üretimi için, gerekli becerinin geliştirilebileceği üretken bir atölye çalışması ortamı da en az bu unsurlar kadar önemlidir. Cam Ocağı, bu eşsiz malzemeyi tüm yönleriyle kullanabilmek için gerekli atmosfer ve donanımı sağlayabilme şansına sahiptir.
Cam Nasıl Yapılır
20. yüzyılın ortalarında erimiş camı çektirme ya da kalıba dökme yöntemleri kullanılarak ve ardından kusurlar parlatma yöntemi ile giderilerek cam panelleri imal edilmeye başlanmıştır. 1959 yılında, yüzdürme cam icat edilmiştir, böylece parlatma işlemine gerek kalmamış ve gerekli işçilik miktarı azaltılmıştır. Yüzdürme cam işlemi, Guardian'ın dünyanın çeşitli bölgelerinde bulunan 25 tesisinde cam üretiminde kullandığı tekniktir.
Yüzdürme cam işlemi yaklaşık %60 kuvars, %20 soda ve sülfat ve %20 kireç taşı ve dolomit bulunan ham maddeleri karıştırmakla başlar. Büyük karıştırma ekipmanları bu malzemeleri ezer ve ardından bir karışım haline getirir. Kabaca bu karışımın %80'i ile %20 oranında geri dönüştürülmüş atıl cam fırına verilir ve yaklaşık 1600°C sıcaklıkta eritilir. Sonuç olarak tebeşir-natron-silikat cam elde edilir. Eriyik haldeki karışım rafine edildikten sonra, erimiş cam koşullandırma havuzuna gönderilir ve sıvı teneke banyosunun içine ısıya dayanıklı bir musluktan akmadan önce yaklaşık 1200°C sıcaklığa soğuması beklenir.
Eriyik haldeki cam bu sıvı teneke banyosuna eşit düzeyde yayılır, sıvı camın yoğunluğundan daha ağır olduğundan, yapısından kaynaklanan yüzey gerilmesi ve yoğunluğu ile bu sıvı halde bulunan tenekenin üzerinde "yüzer". Bunun sonucunda, erimiş cam pürüzsüz ve eşit düzeyde sıvı cam yüzeyi şeklinde kalıp halini alır. Teneke banyosunda sıcaklığın yaklaşık 1000°C'den yaklaşık 600°C sıcaklığa düşürülmesi ile akışkan olmayan eriyik halindeki camın, yüzdürme işleminin sonunda teneke banyosu yüzeyinden katı haldeki cam yaprağının kaldırılabilmesine olanak verir.
Camın Özellikleri
Normal yüzdürme cam açık bir yeşil renge sahiptir. Bu renk camın kenarlarında daha yoğun görünür ve ham maddelerde bulunan doğal demir içeren oksit nedeniyle oluşur. Demir oksit içeriği çok düşük ham maddeler seçilmesi ya da kimyasal ağartma işlemi uygulanması ile bu eriyik tamamen doğal renkli, ekstra beyaz bir cam haline getirilebilir. Guardian bu tip camı Guardian UltraClear ™ adı altında üretmektedir.
Renkli kütleler kullanılarak renkli cam üretimi yapılabilir. Karışımda bulunan kimyasal katkı maddeleri, yüzdürme hattında kullanılan belirli üretim işlemleri ile yeşil, gri, kırmızımsı ve bronz renkli camların üretilebilmesine olanak verir. Üretim halinde camın renginin değiştirilmesi önemli ölçüde yoğun bir işlemdir ve üretimde oluşan kayıplar ve üretkenlik kaybı nedeniyle maliyetlerin artmasına neden olur. Bu nedenle sadece özel kampanyalar için üretim yapılır.
Günümüzde cam üretiminin büyük bir kısmı, kalınlıkları 2 – 25 mm arasında değişen ve ileri düzey işlem için 3,21 x 6 m standart ölçülerde üretilen yüzdürme camdır.
Camın Tarihçesi
İnsanoğlu var olduğundan beri “obsidyen” denilen doğal camla tanışıyor. Günlük hayatta kullanılan cam ise birkaç bin yıldır biliniyor.
İlk olarak ne zaman üretildiği net olarak bilinmese de, elde mevcut en eski cam eşyalar yaklaşık olarak MÖ 2500 yıllarına ait Antik Mısır boncuklarıdır. Daha geç dönem Mısır bulgularında ise tüye benzer renkli zikzak paternleri olan cam kaplara rastlanır. Camdan, modern anlamda mozaik yapımına ise Ptolemaic devirde İskenderiye’de ve Antik Roma medeniyetlerinde rastlanır.
Üzerinde tarihi yazılı en eski cam, M.Ö. 1551 -1527 yıllarında yaşayan Firavun Amenhotep’e ait iri bir boncuktur. Bu boncuk şimdi, İngiltere’de Cboford müzesindedir.
Yunanlı tarihçi Pliny, Mezopotamya’da kervancıların yaktığı ocakta, kazara karışan soda ve kumun eriyip cama dönüşmesiyle camcılığın başladığını yazmıştır. Mezopotamya’da eski seramik boncuklar, seramik sırrı ile kaplanırdı. Seramik üzerindeki “sır” bir çeşit camdır. M.Ö. 2500’lerdeki boncuklar ise tamamen bu camdan yapılmıştır. Bu nedenle seramik üreticilerinin camı keşfettiği de düşünülüyor.
Dünyanın en eski cam yapım reçetesi ise M.Ö. 650 yılında Mezopotamya’da bir kil tablete yazılmıştır.
Hıristiyanlık döneminde, cam artık pencerelerde kullanılmaya başlamıştı. Ayrıca,boruyla üflenerek camın şekillendirilmesi, Hıristiyanlığın ilk dönemlerine ait bir uygulamadır.
15.yüzyıl civarında Venedik’te ilk kristal cam icat edildi. 1675 yılında George Ravenscroft adlı cam ustası, cama kurşun oksit ilave ederek kurşunlu camın icadını yapmıştır. Büyük cam levhaların icadı ise günümüze yakın bir tarihte; 1902 yılında yapılmıştır.
Camdan yapılmış kavanozlar ve şişeler, 1904 yılının Ağustos ayında, Michael Owen’ın icat ettiği bir makine ile yapılmaya başlanmıştır.
Türk tarihinde ise camcılığın yeri çok büyüktür. Yapılan kazı araştırmalarında Selçuklular ve Artuklular dönemine ait cam işleri bulunmuştur. Bu cam işlerinden bazıları Diyarbakır’da ki Artuk sarayına aittir. Bulunan cismin şekil ve yapısı incelendiğinde eserin mozaik cam küplerden oluşmuş bir ejder figürü olduğu anlaşılmıştır. Selçuklu devletinin aynı zamanda başkenti olan Konya’da ki Kubadabad sarayında ise fil gözü denilen bombeli kadeh ve tabak benzeri bir cam eşya çıkartılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’nda camcılık devlet tarafından desteklenen ve bu sebeple çok ileri olan bir kurumdur. Bu sebeple cam yapım evleri İstanbul’un belli yerlerine toplanmış ve üretim bu yerlerde özel yerlerden getirtilen kumlarla yapılmıştır. 19. Yüzyılda ise meslek zirveye çıkmış ve Avrupa’da ki Opal cam yapım tekniğini öğrenen Derviş Mehmet Dede sayesinde camcılık ülkemizde o dönemler üst düzeye gelmiştir.